Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Kentsel Araştırma ve Geliştirme Merkezi (KENT-AG) ile Mimarlık Fakültesi, Konut, Eğitim, Danışmanlık ve Araştırma Merkezi (KEDAM) her yıl Ekim ayının ilk Pazartesi günü kutlanan Dünya Habitat Günü’nde (İnsan Yerleşimleri) “İklim Değişikliği ve Dönüşen Kentler: Örnekler ve Deneyimler” başlıklı bir panel düzenledi.
Kentsel Ekim etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen ve kentlerdeki iklim değişikliğinin etkilerini konu alan panel Ekim ayının ilk Pazartesi günü olan 4 Ekim 2021, Dünya Habitat Günü’nde gerçekleşti. DAÜ KEDAM Başkanı Yrd. Doç. Dr. Pınar U. Righelato’nun moderatörlüğünü yaptığı panele DAÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ercan Hoşkara ve Nova Gorica Üniversitesi’nden Dr. Tokie Laotan Brown katıldı.
İngiltere ve Kuzey Kıbrıs’ta iklim değişikliği konusunda neler yaşandığına ilişkin açıklamalar yapan katılımcılar, her iki bağlamda da insan kaybına neden olan felaketlerin ciddi artış gösterdiğini ve betonlaşmış kentlerin doğal felaketler ile başa çıkmak konusunda yetersiz kaldıklarını vurguladılar.
Doç. Dr. Ercan Hoşkara, ülkelerin ekonomik kalkınmalarında zorunlu olan temel girdilerin başında, enerji kaynaklarının yer aldığını vurgulayarak, sürdürülebilir enerji politikalarını, kullanılmak istenen enerji türünün düşük maliyetli, talep edilen miktar ve kalitede topluma arz edilmesinin hedeflenmesi açısından önemli olduğunu belirtti. Günümüzde küresel enerji politikaları, ağırlıklı olarak petrol ve doğal gaz tarafından belirlenmekte olduğunu kaydeden Doç. Dr. Hoşkara, bunun ülkemiz için de geçerli olduğunu belirtti. Doç. Dr. Hoşkara, yenilenemeyen enerji kaynaklarına talebi azaltmak amacı ile 2011 yılında yürürlüğe giren KKTC Yenilenebilir Enerji Yasası ile birlikte güneş enerjisinden katkı sağlayan binalarda ciddi artış görüldüğünü, ancak binaya nasıl entegre edilmesi ile ilgili herhangi bir düzenleme yapılmadığından kentlerde görsel kirliliğe neden olunduğunu kaydetti. Güneş enerjisi elde edilmesi konusunda kısmi uygulamalar olsa da, elde edilen enerjinin depolanmasındaki güçlük ve yenilenebilir enerji alt yapısının sınırlı olması dolayısı ile yenilenebilir enerjinin KKTC’de yaygınlaşamadığından bahseden Doç. Dr. Hoşkara, ülkede Kıbrıs sorunu üzerinden politika üretmek yerine sürdürülebilir enerji politiklarına odaklanmanın gelecek açısından daha büyük önem taşıdığına da vurgu yaptı.
Dr. Brown ise 2019'da, sera gazı emisyonlarını net sıfıra indirme taahhüdünü resmi olarak açıklayan ilk G-7 ülkesi olan İngiltere’nin BM COP26’ya ev sahipliği yapmaya hazırlandığı bu dönemde, sera gazı emisyonunu azaltma planında ciddi adımlar attığını açıkladı. Dr. Brown, bu kapsamda oluşturulan "Net Sıfır Stratejisi: Daha Yeşil Şekilde Yeniden İnşa Et" stratejik belgesi, İngilizlerin seyahat etme, evlerini ısıtma ve elektrik tüketme biçimlerinde ciddi değişiklikler yapmaları gerekeceği anlamına geleceğini vurguladı. Strateji belgesinde, İngiliz ekonomisinin 1990'dan bu yana yüzde 75'in üzerinde büyüme kaydederken sera gazı emisyonunu yüzde 44 seviyesinde azaltmayı başardığını belirten Dr. Brown, İngiltere’nin bu kapsamda 2030'a kadar ısı pompaları, elektrikli araçlar, hidrojen, karbon yakalama ve depolama gibi düşük karbonlu teknolojilerde rekabet avantajı kazanmasına yardımcı olmanın da yol haritasının hedefleri arasında olduğunu dile getirdi. Dr. Brown, bu stratejiyle birlikte, 2035 yılına kadar İngiltere'nin tüm elektriğinin "arzın güvenilirliğine bağlı olarak" temiz enerji kaynaklarından sağlanmasının hedeflendiğini vurguladı. Son olarak artan toplumsal çevre hareketlerinden de bahseden Dr. Brown, İngiltere’de var olan sosyal konut stoğunun ısı izolasyonunun yapılmasına yönelik protesto gösterileri düzenleyen genç eko savaşcılarının, sera gazı emisyonunu net sıfıra indirme konusunda İngiltere için ümit verdiğini de sözlerine ekledi.