Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ünal Değer, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla “Engelli mi yoksa engellenen mi?...” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yrd. Doç. Dr. Değer, söz konusu yazısında şu ifadelere yer verdi:
“1992 yılında Birleşmiş Milletler tarafından alınan karar doğrultusunda her yılın Aralık ayının 3. günü, Dünya Engelliler Günü olarak anılmaktadır. Dünyada, 240 milyonu çocuk olmak üzere yaklaşık olarak 1 milyar engelli birey yaşadığı bilinmekle birlikte bu bireylerin topluma entegrasyonunu sağlamak, yaşam kalitelerini iyileştirmek ve toplumsal farkındalığı geliştirmek amacıyla 3 Aralık takvimde çok özel bir gündür. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu özel gün farklı etkinlikler ile karşılanmaktadır. Tüm etkinliklerde ortak tema, engelli bireyler ve ailelerinin yaşadığı sorunlara dikkat çekmek, bağımsızlaştırmak, katılımlarını arttırmak ve farkındalık yaratmaktır.
Günlük konuşma dilinde zaman zaman ‘engelli’ ve ‘özürlü’ terimleri aynı anlamda kullanılmaktadır. Ancak ‘özürlü’ terimi doğuştan ya da sonradan herhangi bir nedenle fiziksel, zihinsel, ruhsal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi neticesinde toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimleri karşılama güçlükleri olan ve koruma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişi olarak tanımlanmaktadır. “Engelli” terimi ise toplumsal hayatta başkalarıyla eşit düzeyde yer alma fırsatlarını yitirmesi veya sınırlanması anlamını içermektedir. Tam da bu noktada, fiziksel, zihinsel veya ruhsal yetersizliği olan bir bireyin aslında ‘engelli mi yoksa engellenen birey mi’ olduğuna dikkat çekmek gerekmektedir.
Gelişmekte olan ülkemizde, toplumun her alanında birçok sebepten ötürü engellenen bireylerle karşılaşılmaktadır. Her birey toplum hayatına eşit derecede katılma hakkına sahip iken ülkemizde bu özel bireylerin temel günlük yaşam aktiviteleri dahil bir çok alanda sınırlandıkları görülmektedir. Eğitim hayatı, mesleki yaşantı, sosyal yaşam ve sportif alanlara katılım gibi birçok alanda var olan çevresel yetersizlikler bu bireylerin aktif, bağımsız ve üretken olmasını engellemektedir. Yardımcı cihazı veya tekerlekli sandalye ile bağımsız hareket etme becerisine sahip bir birey toplumsal alanda erişim, ulaşım ve dolaşım problemleri yaşamaktadır. Fiziki çevredeki yetersizlikler, mimari engeller ve toplumun konu hakkındaki farkındalığının eksikliği bu bireyler için yaşamı zorlaştırmaktadır. Evinden çıkan bir engelli birey yaşamış olduğu ülkesinin sokaklarını, meydanlarını, parklarını rahatlıkla dolaşabilmeli, kamusal ve özel mekanlara erişimde ve ulaşımda kısıtlılık yaşamamalıdır. Bu bir ülkenin gelişmişliğinin en önemli göstergelerindendir. Ülkemizin her bölgesini farklı özellik ve yetiye sahip bireyler için yaşanılır hale getirilmesi öncelikle bir “etik” ve “vizyon” meselesidir. Devlet politikalarının geliştirilmesi ve sorumlu yerel yönetimlerin çevresel düzenlemeler ile ilgili adımlar atması elzemdir. Uygun fiziki çevre için tasarım rehberlerine uygun planlama, düzenleme ve iyileştirmeler ile bu bireylerin bağımsız, güvenli ve konforlu olarak dış çevrede hareketliliğinin sağlanması önemlidir. Yaşadığı evinin dışına çıkmayı başarabilen ve toplumda varlığını sürdürebilen bir birey engelli değil, engellenmiş bir bireydir.
Ülkemizde devlet yöneticileri kadar sivil toplum örgütleri de bu konuda sorumluluğu paylaşmak zorundadır. Bu bağlamda DAÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi bünyesinde 25 Aralık 2023 tarihinde ‘Okullarda Fizyoterapi Çalıştayı’ adlı etkinlik gerçekleştirilecek olup çalıştayda özel gereksinimli çocuklarımızın eğitiminin sürdürülebilir hale getirilebilmesi konusu da ele alınacaktır. Özel gereksinimli çocukların eğitim hakkı sınırlandırılmadan akranları ile aynı okullarda eğitim alabilmesi için gerekli sınıf içi ve dışı fiziki düzenlemelerin konuşulması yanında, fiziksel aktivitenin önemi ve eğitimsel faaliyetleri yerine getirebilmek için fizyoterapi ve rehabilitasyon uygulamalarının önemi gibi konular sağlık ve eğitim alanlarındaki uzmanlar ile tartışılacaktır. Ülkemizdeki mevcut durumun değerlendirilmesi, yeterlilikler ve eksikliklerin tespit edilmesi ve çözüm önerilerinin yetkililere sunulması özel gereksinimle çocuklarımız ve ailelerimiz için son derece önemli olacaktır.
Bu yıl da, her yıl olduğu gibi bu bireylerin haklarının korunması, halkın farkındalığı ve duyarlılığının artırılması, günlük yaşamlarında aktif katılımlarının sağlanması, üretkenliklerinin ve ekonomik bağımsızlıklarının sağlanması için gerekli adımların atılmasını temenni etmekteyiz. Engel olmamak dileğiyle..”