Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi, toplum sağlığıyla ilgili konularda büyük bir duyarlılıkla toplumu bilgilendirmeye ve çok merak edilen soruların cevaplanmasında aracılık etmeye devam ediyor. Son olarak DAÜ Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Levent Eker, her yıl 4-10 Mayıs tarihleri arasında farkındalık yaratmayı amaçlayan “İşçi Sağlığı ve Güvenliği Haftası”na ilişkin açıklamalarda bulundu. Yrd. Doç. Dr. Eker, “İşçi Sağlığı ve Güvenliği”nin, çalışanları mesleki risklerden korumak veya bu riskleri en aza indirmek amacıyla işyerinde veya işte yürütülen faaliyetlerin tüm aşamalarında planlanan ve uygulanan, çalışanların çalışma kapasiteleri, yaşamları ve sağlıklarını korumak amacıyla alınmış tüm koruyucu önlemleri içeren bir dizi faaliyeti kapsadığına dikkat çekti.
İş Kazası Oranları
İşle ilgili kazaların ve hastalıkların gerek insana, gerekse de ekonomiye olumsuz etkileri bulunduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Eker, “Bu durum küresel boyutta bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Uluslararası Çalışma Örgütü verilerine göre her yıl işle ilgili kaza ve hastalıklar sonucunda 3.2 milyondan fazla kişi hayatını kaybetmektedir. Ayrıca her yıl 160 milyon yeni meslek hastalığı vakası ve 300 milyon ölümcül olmayan iş kazası meydana gelmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre Türkiye’de iş kazası oranlarında son 40 yıl içerisinde önemli düşüşün olduğu ancak gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında halen yüksek olduğu söylenebilir. Güvenli ve sağlıklı bir iş ortamının sağlanması, teşvik edilmesi ve bu konuda toplumsal eğitim ve farkındalık yaratılması amacıyla “İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası” etkinlikleri düzenlenmektedir” dedi.
Yasal Düzenlemeler
Bu etkinliklerin yanında, çalışanları mesleki risklerden korumak veya bu riskleri en aza indirmek için alınacak önlemleri işverenin inisiyatifine bırakmamak ve denetlenebilir olmasını sağlamak amacıyla devletlerin yasal düzenlemelere gittiklerini belirten Yrd. Doç. Dr. Eker, “Türkiye Cumhuriyeti’nde 2012 yılında yürürlüğe giren 6331 sayılı ‘İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’ ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 2008 yılında yürürlüğe giren ‘İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’ ile devletin ödevleri, işverenin yükümlülükleri ve çalışanların hak ve yükümlülükleri düzenlenmiştir. İş kazaları açısından bakıldığında, 2014 Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre iş kazalarının yarısına yakını (%47.7) üretim, imalat, işleme ve depolama faaliyetleri sırasında gerçekleşmektedir. Yaklaşık on kazadan biri kazı, inşaat, tamirat ve yıkım çalışmaları sırasında meydana gelmektedir. İş kazalarında yaralanmalar en fazla kollar, bacaklar ve baş bölgesinde meydana gelmektedir. Kazaların %38,7’sinde kollar yaralanırken, bunu her beş kazadan biriyle bacaklar izlemektedir” diye konuştu.
Meslek Hastalıkları
İş kazaları kadar önemli bir iş sağlığı sorununun ise meslek hastalıkları olduğuna dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Eker, şunları söyledi: “Meslek hastalığı işin veya işyerinin niteliğine göre tekrarlanan bir nedenden veya işin yürütüm koşullarından kaynaklanan bedensel veya ruhsal hastalık veya yeti yitimi hallerini anlatır. Türkiye Cumhuriyeti’nde meslek hastalıklarının beklentilerin altında olduğu görülmektedir. Burada bildirim eksiklerinin olduğu açıktır. Meslek hastalıklarına dair dünyadaki oranlara bakıldığında (bin işçide 4-12) 2014 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre Türkiye’de bin işçiden ancak 0.04’üne meslek hastalığı tanısı konmuştur. Meslek hastalıkları çoğunlukla erkeklerde görülmektedir. 2014 yılında, 494 meslek hastalığı vakasından 470’i erkeklerde görülürken yalnızca 24’ü kadınlarda görülmüştür. Meslek hastalıklarının türüne bakıldığında, en sık görülen hastalıklar toz maruziyeti kaynaklı pnömokonyoz ve gürültü maruziyeti kaynaklı işitme kaybıdır. Meslek hastalıklarından korunmanın temel yolu işe girişte yapılan ve periyodik olarak tekrarlanan sağlık kontrolleridir. Bunun yanında çalışanların ve işverenlerin koruyucu önlemler konusunda eğitilmeleri, çalışanların kişisel koruyucuları kullanmaları için teşvik edilmeleri ve çevresel düzenlemelerin yapılması gereklidir.”