Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) İşletme ve Ekonomi Fakültesi, Bankacılık ve Finans Bölümü Başkanı Prof. Dr. Salih Katırcıoğlu ve Bankacılık ve Finans Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bilge Öney moderatörlüğünde gerçekleşen “Ekonomi Masası” programına bu hafta İşadamı Ali Erel konuk oldu. Söz konusu programda döviz piyasalarındaki hareketlilik, siyasi istikrar ve bunun yansımaları tartışıldı.
Türkiye Merkez Bankası’nın faiz arttırımı kararını açıklamadan önce gerçekleştirilen programda ilk sözü alan Prof. Dr. Katırcıoğlu, Merkez Bankası’nın yapacağı olağanüstü toplantıdan çıkabilecek kararla ilgili görüşlerini paylaştı. Prof. Dr. Katırcıoğlu son günlerde yapılan açıklamaları da özetleyerek; Merkez Bankası’nın rezerv varlıklarının azaldığını açıkladığını, 2014 yılı için enflasyon beklentisinin % 6.6’lara çekildiğini, Kasım-Aralık aylarında yurtdışında yaşayan Türklerin Merkez Bankası nezdinde tutmuş oldukları hesaplardan toplam 12.308 milyar dolarlık bir çıkış yaptığını ifade etti. Doç. Dr. Öney ise ekonomik hareketliliği değerlendirerek, piyasalardaki spekülatif hareketlerin her zaman mevcut olduğunu belirtti. Dövizdeki hareketliliğin nedenlerini de yorumlayan Doç. Dr. Öney, Türkiye’de ekonomik anlamda bir politika değişikliğine gidildiğini söyledi. Doç. Dr. Öney ayrıca, Amerika Merkez Bankası’nın piyasaya sürdüğü parayı kısması sonucu bütün dünyada ve özellikle Türkiye gibi dış açığı olan ülkelerde bu hareketliliğin yaşandığından söz etti. Türkiye Merkez Bankası Sermaye Piyasası Kurulu’nun alacağı kararın önemli olacağını ifade eden Doç. Dr. Öney, ekonomistlerin ve piyasaların 1-1.5 civarında bir faiz artışı beklediğini bildirdi.
İşadamı Ali Erel ise Türkiye’deki siyasi istikrar ve bunun ekonomiye yansımaları ile ilgili görüşlerini paylaştı. Ekonomik verilerin şekillenmesinde siyasi istikrar ve istikrarsızlığın çok ciddi rol oynadığını bildiren Erel, Türkiye’de Mayıs ayından itibaren yaşanan politik hadiseler ve siyasi istikrarsızlık sonucu %35’lik bir kayıp yaşandığını vurguladı. Erdoğan hükümetinin tek başına iktidarının başlı başına bir siyasi istikrar mesajı verdiğini ifade eden Erel, tüm dünyada krizler yaşanırken Türkiye’de Türk Lirası ve ülkede büyüme yakaladığını söyledi. Ancak daha sonra Gezi Parkı ve 17 Aralık olaylarının siyasi istikrarsızlığı yaratan tek neden olmadığını bildiren Erel, Türkiye’nin zemininin bu ekonomik etkiye müsait olduğunu vurguladı. Erel, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın duruşunu da değerlendirerek, Başbakan’ın faiz arttırımını toptan reddeden bir ideolojiye sahip olduğunu söyledi. Türkiye’de yaşanan cemaatçiler ve imam hatipçiler sürtüşmesinin, iktidarın içinde bile bir iktidar kavgasının var olduğunu yansıttığını belirtti. Erel, rejim krizinin bir devlet krizine dönüştüğünü vurguladı. Erel ayrıca, Türkiye Merkez Bankası’nın üzerinde bir siyasi etki olup olmadığının alınacak kararla görülebileceğinden söz etti. Türkiye’nin üretim-ihracat açısından ekonomisinin sürdürülemeyecek bir noktada olmadığını vurgulayan Erel, ancak sürdürülemez bir noktaya doğru gidildiği mesajını verdi.