Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Algoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Gündüz, bel fıtığı tedavisindeki yeni yaklaşımlar ve korunma yöntemleri hakkında açıklamalarda bulundu. Toplumun yüzde 80′inden fazlasının hayatında en az bir kere bel ağrısı çektiğini vurgulayan Prof. Dr. Gündüz, bu ağrıların çoğunun mekanik olarak kaslarda ve eklemlerde incinme, zorlanma gibi nedenlerden kaynaklandığını ifade etti. “Bel fıtığına bağlı sorunlar sıklıkla orta yaşlarda görülür, fakat her yaşta ortaya çıkabilir.” diyen Prof. Dr. Gündüz, ağır kaldırma, uzun süre aynı pozisyonda çalışma, travma, uzun süren stres, fazla kilo, çok doğum yapmış olmak, düzenli spor yapmamak, sigara ve alkol kullanımı, kronik öksürük ya da kalıtsal nedenlerin bel fıtığına yol açabildiğini söyledi. Prof. Dr. Gündüz açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
Bel fıtığının en büyük belirtisi bel ve/veya bacakta görülen ağrıdır. Bacakta uyuşma, güç kaybı olabilir. Daha ilerlemiş şekillerinde nadiren de olsa cinsel bozukluklar, idrarını ve büyük abdestini yaparken zorlanma veya tutamama görülebilir. Tedavi edilmeyen hastaların iş, aile hayatları ve yaşam kaliteleri ciddi şekilde etkilenmektedir. Bel fıtığının daha ilerlemiş ve şiddetli şekillerinde -ki bu çok nadirdir- cinsel bozukluklar, idrarını ve büyük abdestini yaparken zorlanmak ya da idrarını tutamamak görülebilir; bacaklarda felç oluşabilir ya da bacağın hissetmesi azalabilir.Tedavi edilmeyen hastaların iş, aile hayatları ve yaşam kaliteleri etkilenmektedir. His kaybı, kuvvet kaybı, güçlükle idrar yapma, idrar kaçırma ve cinsel fonksiyonlarda bozulmaya neden olarak hastanın yaşam kalitesini düşürebilir.Bel fıtığından korunmak amacıyla günlük hayatımızda bazı önlemler almamız gerekmektedir. Bunlar;
- Otururken belinizin boşlukta kalmamasına dikkat edin. Gerekirse bir yastıkla destekleyin.
- Ağır kaldırmayın. Kaldırmanız gerekiyorsa tek elinize yüklenmemeye çalışın. Örneğin alışveriş torbalarını tek elinizle taşımak yerine iki elinize de eşit miktarda dağıtın.
- Yerden bir şey alırken belinizi bükerek eğilmek yerine dizlerinizi bükerek çömelin.
- Uzanırken sağ veya sol tarafa yatmak yerine sırt üstü yatın. Yatağınızın çok yumuşak olmamasına dikkat edin ve yüz üstü yatmayın.
- Masa başında çalışıyorsanız dik oturun ve beliniz destekli olsun. Her yarım saatte bir ayağa kalkarak esneme hareketleri yapın.
- El çantası yerine sırt çantası kullanın.
- Beliniz ağrıdığında tüm gün yatarak dinlenmek yerine hareket etmeye çalışın. Ağrılar sırasında uzun süre hareketsiz kalmak bu ağrıların daha sık tekrar etmesine neden olur.
- Topuklu ayakkabı giymeyin.
- Dik durun. İyi bir duruş hem omurga hem de fıtığa binen yükü azaltacaktır.
- Fazla kilolarınızdan kurtulun. Her fazla kilo omurgaya ve fıtığa binen yükü arttırmaktadır.
- Ve hepsinden önemlisi, bel bölgesini güçlendiren, özellikle karın kaslarını çalıştıran egzersizleri düzenli olarak yapın.
Ağır fiziksel aktivite ve ağır kaldırma gerektiren meslekler (Örneğin, inşaatlarda çalışanlar), devamlı öne eğilme, eğilerek dönme gerektiren meslekler, araba, otobüs, kamyon kullanma gibi vücudu sürekli vibrasyona maruz bırakan meslekler, uzun süre ayakta durma veya oturma gerektiren meslekler, futbol, halter, kürek ve güreş sporlarıyla uğraşan kişilerde bel ağrısı ve bel fıtığı sıklığı artmaktadır.
Ofis çalışanlarının bel fıtığından korunmak amacıyla şu önlemleri alması gerekmektedir;
- Ofiste masa sandalye bilgisayar ilişkisi daima önerilen ölçülere uygun olmalı, bilgisayar karşısında, sandalye veya koltukta otururken mutlaka dik pozisyonda olunmalıdır. Dik bir şekilde oturmayı alışkanlık haline getirmelisiniz.
- Doğru oturma pozisyonunda diz eklemleriniz kalça eklemlerinden daha yüksekte olmalı, ayak tabanlarınız yere tam olarak temas etmelidir. Otururken zaman zaman pozisyon değiştirmeniz iyi olur. Sandalyeden kalkarken bir ayağınız diğerinin önünde olmalı, bacak kaslarınız ve kollarınızın yardımıyla kendinizi yukarıya doğru iterken sırtınız dik pozisyonda bulunmalıdır.
- Aynı oturma pozisyonunu 30-40 dakikadan fazla devam ettirmemelisiniz.
Günlük hayatta alacığımız önlemler ile bel fıtığı oluşma riski önemli oranda azalacaktır ancak bunları yapmak bel fıtığı olmayacağımız anlamına gelmez. Çünkü genetik faktörler ve kişiye ait durumlar da bu hastalığın oluşmasında rol oynayabilir.
Bel fıtıklarının büyük kısmı ilk etapta cerrahi tedavi gerektirmez. Medikal (ilaçla) tedavi ve kısa süreli istirahat uygulanan hastaların büyük kısmı fayda görür. Ağrıları devam eden hastalara fizik tedavi ve rehabilitasyon uzman doktorunun kontrolünde kapsamlı bir fizik tedavi programı ve/veya algolog tarafından epidural enjeksiyonlar uygulanabilmektedir. Bütün bunlara rağmen hastanın şikayetleri devam ediyor ve yaşam tarzını etkiliyorsa cerrahi tedavi önerilir. Ani gelişen ve ciddi kuvvet kayıpları ile idrar kaçırma durumlarında ise acil cerrahi gerekli olabilir.
Epidural enjeksiyon, ağrıya yol açan baskının oluştuğu bölgeye, steril ve aseptik olarak ameliyathane koşullarına sahip olan özel merkezlerde, görüntüleme yöntemleri altında, steroid, lokal anestezik veya hyaluronidaz gibi ilaçların verildiği 50 yıldır uygulanan güvenli, etkili bir yöntemdir. Amaç o bölgede diskin sinir üzerindeki baskısı sonucu ortaya çıkan ‘ödem’in, yani örneğin parmağımız yandığı zaman gördümüz gibi sıvı birikmesinin azaltılması, sinir üzerindeki baskının kaldırılmasıdır. Ayağında kalıcı bir uyuşukluk, belirgin kuvvet ve refleks kaybı olmayan, sadece ağrının ön planda olan hastaların %50-75’inde son derece etkili bir yöntemdir. Girişim sırasında hasta narkoz ile uyutulmaz. Uygulama yaklaşık olarak 10 – 20 dk. sürer. Girişim günü istirahat önerilir. Sonraki 2 gün de beli aşırı zorlayacak hareketlerden kaçınılmalı, doktorun önerileri doğrultusunda davranmalıdır.
İşlem sonrası fıtık tamamen ortadan kalkmamaktadır. Bundan sonrası için nasıl hareket edecekleri, nasıl davranacakları, nasıl ağırlık kaldıracakları konusunda eğitilir ve bireysel egzersiz programları oluşturulur. Bu eğitim doğru verildiği ve hasta uyarıları dikkate alıp uyguladığı taktirde epidural steroid enjeksiyonlarında daha uzun süreli etkinlikle birlikte hastalığın tekrarlama oranında önemli oranda düşüş olacaktır.
Epidural enjeksiyonlar, enfeksiyonu olan, kanama bozukluğu olan hastalarda, kumadin, aspirin gibi kan sulandırıcı kullananlarda ve gebelerde uygulanmaz. İşlemin yan etkileri ve riskleri çok seyrektir.