Doğu Akdeniz Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık, Rehberlik ve Araştırma Merkezi (DAÜ-PDRAM) Başkanı Dr. Psk. Fatoş Özeylem, 10 Mayıs Psikologlar Günü nedeniyle açıklamalarda bulundu. Dr. Psk. Özeylem, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“İlk kez 2008 yılında kutlanmaya başlanmış olan 10 Mayıs Psikologlar Günü, evrensel olarak kutlanan bir gün olmamakla birlikte, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’taki psikologlar ve psikologların meslek örgütleri (örn: Türk Psikologlar Derneği, Kıbrıs Türk Psikologlar Derneği) tarafından her yıl kutlanmaktadır. Ancak 10 Mayıs Psikologlar Günü, bir kutlama günü olmaktan öte; psikoloji biliminin doğru tanımının, psikologların çalışma alanlarının, en çok da Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’ta psikologların halen bir meslek yasasının olmamasının yarattığı sıkıntıların ortaya konduğu bir gündür.
Psikoloji, insan zihnini ve bilişsel/zihinsel süreçlerin ortaya çıkardığı düşünce, duygu ve davranışları bilimsel yöntemlerle inceleyen bir bilim ve uygulama alanı olarak tanımlanabilir. Türk Psikologlar Derneği Tanımlar Komisyonu Raporu (2011) ise psikolojinin temel çalışma konularını beyin ve davranış ilişkisi, algı, biliş, dikkat, bellek, kişilik, duygular, davranış, tutum, kişiler arası/grup süreçleri ve kültür olarak tanımlamaktadır. Psikoloji bilimi, bu alanlardaki kuramsal ve uygulamalı çalışma konuları ile insan sağlığının bireysel ve toplumsal bağlamlarda korunmasına önemli katkılar sağlayan bir disiplindir. Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlık tanımı da, psikolojinin sağlık alanındaki rolüne dikkat çekmekte ve sağlığı, “sadece hastalıkların olmayışı değil bütüncül bir fiziksel, ruhsal ve sosyal iyilik hali” olarak ifade etmektedir. Tanım, akıl sağlığının sağlığın temel ve bütünleyici bir parçası olduğunu vurgularken fizyolojik sağlığın, akıl sağlığından bağımsız değerlendirilemeyeceğini belirtmektedir. Bu bağlamda psikoloji bilimi; gerek akıl sağlığı bozukluklarının tedavisinde, koruyucu / önleyici müdahale programlarında (örn: 50 civarında olan psikoterapi yaklaşımı, akıl sağlığı bozuklarını veya psikolojik krizleri önleme ve müdahale programları), gerekse de teorileri ve bilimsel araştırma konularındaki geniş yelpazesi ile insan ve toplum sağlığı üzerindeki etkisi kanıtlanmış bağımsız bir temel bilim ve meslek alanıdır.
Psikoloji, sağlığın yanı sıra eğitim, çevre, politika, aile, endüstri, hukuk, spor ve daha birçok alanda kuramsal ve uygulamalı olmak üzere ayrılan alt alanlara sahip bir bilimdir. Psikoloji’nin kuramsal alt alanları arasında bilişsel psikoloji, deneysel psikoloji, gelişim psikolojisi, kişilik psikolojisi, psikometri ve sosyal psikoloji alanları yer alırken, uygulamalı alt alanları arasında klinik psikoloji, danışmanlık psikolojisi, nöropsikoloji, sağlık psikolojisi, psikofarmakoloji, adli psikoloji, endüstri ve örgüt psikolojisi, trafik psikolojisi, okul psikolojisi ve spor psikolojisi alanları yer almaktadır. Dünya genelinde yıllar içerisinde oluşan ekonomik, politik, sosyal ve kültürel değişimler kaçınılmaz bir şekilde insan gelişiminin bilişsel ve sosyal süreçlerine de yansımış, sağlık dışındaki alanlarda da insanı / insan gruplarını anlamaya ışık tutacak bilgilere duyulan ihtiyaçları artırmış ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda psikoloji biliminin çalışma alanları da yıllar içerisinde çokça çeşitlenmiştir. Amerikan Psikoloji Birliği (APA), bugün psikolojinin 54 farklı alanda (örn: travma psikolojisi, barış psikolojisi, kadın psikolojisi, bağımlılık psikolojisi) çalışma topluluğu olduğunu belirtmektedir. Bu veriler, psikoloji bilgilerinin ve psikolojik hizmetlerin günümüzde yaşamın birçok yerinde olduğunu göstermektedir.
Psikolojik hizmetlere duyulan alanların çeşitlenmesi, birçok ülkede psikoloji alanında üniversite eğitimi alma eğilimini de artmıştır. Psikoloji eğitimi bugün lisans, yüksek lisans ve doktora alanlarında dünyada en popüler yükseköğrenim alanları içerisinde yer almaktadır. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Atlas’ı 2021 verilerine göre, üniversitelerdeki psikoloji bölümlerine her yıl 12,000 öğrenci kabul edilmektedir. Gerek Türkiye’de, gerekse de Kuzey Kıbrıs’ta her yıl artan sayıda psikoloji mezunu alana adım atmakta ve yüksek lisans eğitimleri sonrasında akademik ve / veya uygulamalı alanlarda hizmet vermeye başlamakta, ancak her iki ülkede de bu hizmetleri koruma veya denetim altına alan bir yasal yapı bulunmamaktadır. Türkiye’de psikologların meslek yasasına yönelik çalışmalar 1970’li yıllardan itibaren, Kuzey Kıbrıs’ta ise 2000 yılından itibaren sürdürülmekte, ancak yasa süreçleri sürekli sekteye uğramaktadır.
Psikoloji biliminin dünya genelinde her yıl daha fazla artan popülerliği, psikolojik hizmetlere yönelik artan ihtiyaç ve psikolojinin çeşitlenen hizmet alanlarına rağmen psikologların bir meslek yasasının olmaması ise sadece psikologları değil, psikolojik hizmet alan bireyleri de her türlü istismara açık hale getirmektedir. Bu bağlamda; psikoloji biliminin tüm uzmanlık alanlarını kapsayacak, sadece psikologların meslek haklarını değil psikoloji öğrencilerinin ve psikolojik hizmet alan bireylerin de haklarını gözetecek bir meslek yasası çatısı altında psikolojik hizmet sunmayı kutlayabileceğimiz 10 Mayıs’lar diler, meslek etiğinden ödün vermeden hizmet vermekte olan tüm psikologların emeklerini kutlarım.”