Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) ile Almanya Tübingen Üniversitesi’nin birlikte yürüttüğü, Kaleburnu Kral Tepesi’nde gerçekleştirilen kazı çalışmalarında Geç Tunç Çağı dönemine ait yeni kalıntılara ulaşıldı. Yaklaşık 50 kişilik bir ekip tarafından yürütülen kazıların başında DAÜ Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü öğretim üyesi ve Doğu Akdeniz Kültür Mirasını Araştırma Merkezi (DAÜ – DAKMAR) Başkanı Yrd. Doç. Dr. Bülent Kızılduman ve yer alırken kazı eş başkanlığını Almanya Tübingen Üniversitesi’nden Prof. Dr. Martin Bartelhaim yürütüyor.
DAÜ Rektörü Prof. Dr. Abdullah Y. Öztoprak, Rektör Danışmanı Prof. Dr. Özay Gürtuğ, Mali İşler Müdürü Ahmet Tahsiner, KKTC Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Müdürü Salih Canseç ve Eski Eserler Dairesi Gazimağusa Şube Amiri Elif Karaca 14 Ağustos 2014 Perşembe günü, Kral Tepesi kazılarındaki son çalışmaları yerinde incelediler.
Prof. Dr. Öztoprak: Dünya Kültür Varlıklarının Gün Yüzüne Çıkarılması Çok Önemli
DAÜ Rektörü Prof. Dr. Öztoprak kazı çalışmaları alanında yaptığı açıklamada, DAÜ’nün Salamis ve Kral Tepesi olmak üzere iki farklı yerde kazı çalışmalarını yürüttüğünü ifade ederek, iki alanda da çok önemli eserler bulunduğuna ve bulunmaya da devam edeceğine vurgu yaptı. Prof. Dr. Öztoprak “50 civarında çalışanla yürütülen kazı çalışmalarında dünya kültür varlıklarının gün yüzüne çıkarılması ve korunması çok önemlidir.” diyerek, farklı kültürlerin biraraya gelerek bu çalışmaları yürüttüğünü belirtti ve tüm çalışanlara teşekkür etti.
KKTC Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Müdürü Salih Canseç ise, uzun ve zorlu bir çalışma sonrasında ortaya çıkarılan eserler için DAÜ’ye ve çalışanlara teşekkür ederek, Bakanlık ve Müdürlük olarak söz konusu eserlerin korunması adına gerekli desteğin verileceğini bildirdi.
Yrd. Doç. Dr. Kızılduman: Kıbrıs’ta Eşi Olmayan Bir “Skrabe” Bulduk
Kazı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Kızılduman ise yürütülen çalışmalar ve bulunan eserlerle ilgili bilgiler aktararak, dünya standartlarında bir çalışma ekibine sahip olduklarını ve Almanya, İtalya, Çek Cumhuriyeti, İspanya, Türkiye ve KKTC olmak üzere altı farklı ülkeden 50’ye yakın çalışanın ter döktüğü bir ekipleri bulunduğunu söyledi. Yrd. Doç. Dr. Kızılduman, son bulunan eserler hakkında da bilgi aktararak, özellikle Geç Tunç Çağı dönemine ait çok sayıda seramik kapların ve yaşam alanlarının gün yüzüne çıkarıldığını ve bölgede toplumsal – siyasal bir örgütlenme merkezi, bir nevi krallık olduğunun kanıtlarına ulaşıldığını söyledi. Yrd. Doç. Dr. Kızılduman, en dikkat çekici eserin ise Mısır – Kıbrıs ilişkilerine ışık tutan bir mühür örneği olan ve “skrabe” denilen eserin olduğunu ifade etti. Kıbrıs’la çeşitli yerler arasında ticaret yapıldığına ilişkin ticari kalıntı ve kanıtların da bulunduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Kızılduman, sadece Geç Tunç Çağı değil Neolitik ve Kalkolitik dönemlere ait de kalıntılar elde ettiklerine vurgu yaptı.