Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Görevlisi Eliz Arter, Kanser Haftası ile ilgili açıklamalarda bulundu. Arter yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Kanserin Önlenmesi İçin Farkındalığın Artması Gerekir”
“Küresel ölçekte ölüm sıralamasında ikinci sırada yer alan kanser, anormal hücrelerin kontrolsüzce çoğalması olarak tanımlanmaktadır. Kanser çoğunlukla genetik yapıdaki değişikliklerle ortaya çıkar ancak bazen, seyrek de olsa, ‘hatalı’ genlerin kalıtımsal aktarımı sonucu oluşur.
Yine de kanserin büyük oranda önlenebilir bir hastalık olduğunu söylemekte yarar var. Özellikle günümüzde modern tıbbın gelişmesi ile erken tanı sürecinin hızlanması ve toplum içerisinde farkındalığın artması geçmişe nazaran ciddi bir yol kat ettiğimizin göstergesidir. Ancak burada ‘Eğer ilerleme varsa, neden hala ölüm sıralamasında ikinci sırada?’ sorusu akla gelebilir. Unutulmamalıdır ki, yaşam tarzımız da eskiye göre değişmiştir. Yoğun çalışma temposu, stres düzeylerindeki artış, kadınların iş hayatında daha aktif rol alması ve mutfakta geçirilen zamanın azalması, fiziksel aktivitedeki düşüş gibi etmenler yaşam tarzımızı etkilemekte ve kanseri tetikleyebilmektedir. Bunlara ek olarak aşırı sigara ve alkol kullanımı da süreci olumsuz etkileyebilmektedir.
İşte burada sağlıklı beslenme elimizdeki kilit noktalardandır. Yaşam akışındaki hız her ne kadar bizi hazır veya hızlı tüketilebilen paketli besinlere yöneltse de yapacağımız besin tercihleri kanseri önlemede kritiktir. Buna göre birkaç örnek verebiliriz:
- Gün içerisinde farklı renkte, en az 2 meyve ve 3 sebze olmak üzere, 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmesi bağışıklık sisteminin güçlenmesini ve genel kanser riskinin azalmasını sağlar.
- Kırmızı etin haftada 2-3 seferden daha fazla tüketilmesi kolorektal kanser riskini arttırır. Bunun yerine tavuk, balık gibi beyaz et türleri veya bitkisel protein içeren kuru baklagiller daha sağlıklı alternatifler olur.
- Hayvansal yağlar yerine bitkisel sıvı yağların, özellikle zeytinyağının, kullanılması ve yağların yüksek ısıda yakılmadan tüketilmesi kanser riskine karşı koruyucudur.
- Et, balık, tavuk gibi hayvansal besinlerin ateşe birebir temas etmesi, yüksek ateşte, uzun süre pişirilmesi kanser yapıcı öğelerin oluşmasına sebep olur. Buna göre mangal pişirme, tütsüleme, kızartma gibi yöntemler kanser riskini arttırır. Bunların yerine güveç, haşlama, buğulama gibi sulu ortamda pişirme yöntemleri daha sağlıklıdır.
- Uzun ömürlü, paketlenmiş ürünlerin tüketimi ile sentetik kimyasal maddelerin vücuda alınması kanser için bir risk faktörüdür. Örneğin, sosis, salam vb. şarküteri ürünlerine raf ömrünü uzatmak için eklenen kimyasal maddeler sindirim sistemi kanserlerinin riskini arttırmaktadır. Buna bağlı olarak, besin etiketi okuma alışkanlığının kazanılması, paketli ürünlerin daha doğal ve ‘temiz’ içerikte olanlarının tercih edilmesi daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır.
- Vücut ağırlığının olması gereken değerlerin üzerinde olması başta meme kanseri olmak üzere diğer farklı kanser türlerine karşı risk oluşturur.
- Sağlıklı beslenme tek başına yeterli değildir ve düzenli bir egzersiz programıyla desteklenmelidir.
Toplumda yaşayan bireyler olarak, Kanser Haftası kapsamında, kanser konusundaki bilgi ve bilincimizi arttırmak, oluşum risklerinin önüne geçmemize ve kanseri ‘ölümcül’ bir hastalık olmaktan çıkarıp ‘önlenebilir’ bir hastalık sınıfına koymamıza yardımcı olacaktır. Böylece kazandığımız farkındalıkla, sonraki nesillerin daha sağlıklı ve kanserden uzak yetişmelerini büyük ölçüde mümkün kılabiliriz.”