Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Mikrobiyoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Tevhide Ziver Sarp SARS-CoV-2 mutasyonları ile ilgili açıklamalarda bulundu. Yrd. Doç. Dr. Sarp yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“DSÖ tarafından 11 Mart 2020 tarihinde SARS-CoV-2 pandemisinin ilanı ile birlikte coğrafi sınır tanımaksızın tüm ülkeler yaklaşık 1 yıldır pandemi ile mücadele etmektedir. Pandemi 1 yaşına girerken, dünyada birbiri ardına ortaya çıkan corona virus varyantları salgın endişesini daha da artırmaktadır.
Mutasyon ve Varyant nedir?
Kabaca değişim anlamına gelen mutasyon, bir canlının genomu içindeki DNA ya da RNA diziliminde meydana gelen kalıcı değişiklikler olarak tanımlanmaktadır. Tüm virüsler yayılabilmek ve çoğalabilmek için kendilerini kopyalarken çok sayıda mutasyon geçirirler. SARS-CoV-2 gibi RNA virüsleri, çoğalırken meydana gelen hataları düzeltme mekanizmalarının olmamasından ötürü daha fazla mutasyona uğrarlar. Meydana gelen mutasyonların çoğu virüsün karakterinde bir değişikliğe neden olmazken, bazı mutasyonlar virüsün etkinliğini azaltabilir (SARS-CoV-1’de olduğu gibi) diğer bazıları ise virüsü daha bulaşıcı ve daha tehlikeli hale getirebilir. Virüste mutasyonla birlikte değişimler ve farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Virüsün orijinalinden farklı olan, gelişen yeni virüse varyant adı verilmektedir.
SARS-CoV-2 Varyantları Nelerdir?
SARS-CoV-2’nin binlerce farklı varyantı saptanmasına rağmen, dünyada endişe uyandıran üç varyant bulunmaktadır. Bunlardan ilki Eylül ayında İngiltere’de, ikincisi Ekim ayında Güney Afrika’da ve üçüncüsü ise Brezilya’da ortaya çıkmıştır. Bu üç varyantın tümünde virüsün yüzeyinde bulunan ve insan hücrelerindeki ACE2 reseptörüne bağlanmayı sağlayan S (Spike) proteini adı verilen dikensi çıkıntılarda mutasyon saptanmış ve bu mutasyonlar varyantları daha bulaşıcı hale getirmiştir.
İngiltere’deki vakaların %70’inde saptanan İngiltere varyantı 50’den fazla ülkede, Türkiye’nin 33 şehrinde ve bizim ülkemizde de tespit edilmiştir. İngiltere varyantı olarak bilinen B.1.1.7’nin meydana gelen değişimle birlikte ACE2 reseptörüne daha iyi bağlandığı saptanmıştır. Her ne kadar B.1.1.7’nin daha ciddi hastalığa veya ölüm oranında artışa neden olduğuna ilişkin veri olmasa da bu varyantın daha kolay bulaştığı ve toplum içerisinde daha hızlı yayılım gösterdiği belirlenmiştir. Varyantla ilişkili olarak hastalığın bulaşma hızının artması ile birlikte artan vaka sayıları özellikle hastalığın daha ağır seyrettiği yaşlılar ve kronik hastalığı olanlar için hastalığa yakalanma riskini artırmaktadır.
Güney Afrika’daki COVID-19 hastalarının çok büyük bir kısmında saptanan Afrika varyantı (B.1.351) en az 20 ülkede saptanmış ve Şubat ayı itibari ile Türkiye’de de tespit edilmiştir. Güney Afrika varyantının, bazı aşıların etkinliğini belirli oranda düşürdüğü gözlemlenmiştir.
Brezilya varyantı (S.1), ilk olarak Brezilya’da özellikle Rio de Janerio’da görüldü. Varyant, Brezilya dışında Peru, Almanya, Güney Kore, Japonya ve Türkiye’de saptanmıştır. S.1’in de diğer varyantlarda olduğu gibi orijinal kökene göre daha bulaşıcı olduğu düşünülmektedir.
Aşıların Varyantlara Etkisi
Bilimsel çalışmalara göre mevcut aşıların İngiltere varyantı karşısında etkinliklerini kaybettiğine dair herhangi bir bulgu bulunmamaktadır. Ülkemizde kullanılan Pfizer/Biontech ve Sinovac aşılarının İngiltere varyantına karşı da etkili olduğu bildirilmiştir.
Ancak, Brezilya ve Güney Afrika varyantları üzerine yapılan araştırmalarda, varyantların aşıların etkinliğini olumsuz yönde etkilediği saptanmıştır. Yapılan bazı çalışmalarda, diğer aşı türlerinden farklı olarak inaktive aşıların (ülkemizde kullanılan Sinovac gibi) Güney Afrika varyantına karşı da etkili olduğu bildirilmiştir. İnaktive aşıların içeriğinde virüs partikülünün tamamının bulunması nedeniyle, S proteinine ilave olarak virüsün diğer yapısal unsurlarına karşı da antikorlar oluşabilmektedir. Virüsün farklı yapılarına karşı oluşan bu antikorların varyanta karşı koruma sağladığı tahmin edilmektedir. Butantan Enstitüsü, ülkemizde yaygın kullanılan Sinovac aşısının Afrika varyantına karşı etkili olduğunu, ancak aşının Brezilya varyantı üzerindeki etkisinin test aşamasında olduğunu açıklamıştır.
Öte yandan, AstraZeneca aşısının Afrika varyantı karşısında sınırlı etkiye sahip olduğu, mRNA aşılarından Pfizer’ın etkinliğinin üçte iki oranında azaldığı, Moderna’nın ise antikor üretim oranında altı kat düşüş gözlendiği, Johnson & Johnson ve Novavax aşılarının etkinliklerinde de ciddi düşüş yaşandığı bildirilmektedir.
Mevcut aşılar grip aşısında olduğu gibi değişen varyantlara göre yeniden düzenlenip virüse karşı daha etkili hale getirilebilmektedir. Özellikle, mRNA teknolojisi ile elde edilen aşıların diğer aşılara göre daha hızlı bir şekilde varyanta uyumlu hale getirilebileceği tahmin edilmektedir. Son günlerde ülkemizde görülen yerel vakalardaki artışın İngiltere varyantı ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Gerek SARS CoV-2 orijinal virüsten gerekse bulaşma özelliği daha yüksek olduğu tahmin edilen İngiliz varyantından korunabilmek için maske, hijyen ve mesafe kurallarına dikkat etmemiz gerekmektedir. Zorunlu olmadıkça kapalı ve kalabalık ortamlardan uzak durmalı, bu gibi ortamlarda bulunulması kaçınılmaz ise çift maske kullanımına özen gösterilmeli ve tedbirlere daha sıkı uymalıyız. Aşılamanın getirdiği destek, kurallara uyum kapasitesi ve toplumumuzun sağduyusu ile bu günleri aşacağımızı ümit ediyorum. Sağlıkla kalın.”